• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ÇANAKKALE ZAFERİ VE BUGÜNKÜ TÜRKİYE

 
                                  Dr. HÜSEYİN  AVCI

Çanakkale Savaşı Birinci Dünya Savaşı'nın kaderini tayin eden en kritik savaşlardan biriydi. Bu kutsal toprakların insanları; Osmanlı imparatorluğunun 1914 yılı sonlarında, Almanya'nın yanında I.Dünya savaşına katılmasıyla birlikte, özellikle de Çanakkale'de  yok olma ile yüz yüze kalmıştır. Diğer cephelerde; daha ziyade imparatorluğun uzak topraklarının, ücra köşelerinin devletten kopması kaçınılmaz olarak görülmekteydi. Çanakkale 'de ise ana vatanın savunulması vardı. Yani buradaki bir yenilgi, boğazların, başkentin düşmesi, ülkenin yenilgiye uğraması hatta kısacası bütün ülkenin elden çıkması demek olacaktı. Bu psikolojik etkinin verdiği moral ve güç ile ve Mustafa Kemal Atatürk'ün üstün komutanlığı altında Türk milleti, Çanakkale 'de binlerce şehit vermesine rağmen ülkesini savundu ve bunda başarılı oldu.

Türkler Cihan harbinin önemine tam anlamı ile Çanakkale ve Galiçya'da varmışlardı. Kafkasya 'da Irak ve Suriye'de olan savaşlar genel harbin gösterdiği özellikler de değildi. Fakat Çanakkale 'de Türkler dünyanın en kuvvetli ve en büyük orduları ile çarpışmışlar, daha önce savaşlarda kullanılmayan teknik ve taktiklere karşı koymaya çalışmışlardır. Türk Milleti 'nin savaş karşısındaki gerçek psikolojisini Çanakkale'de bulabiliriz. Çanakkale’de savaşan iki tarafın da savaştan önce, savaş anında, savaş sonrasındaki psikolojileri aynı değildir. Türk milletinin psikolojisini şekillendiren olgu vatan bilincidir. Çanakkale muharebesi tamamı ile Türk topraklarında geçtiği için savaşın getirdiği tüm olumsuzlukları da Türk milleti çekmiştir. Kurtuluş Savaşı ve sonrasında gelişen milli bilincin uyanması Çanakkale Savaşı'nda oluşmuştur. Çanakkale Savaşı'nda itilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı zorlayıp içeri girmek istedikleri zaman Türk Milletinin bunlara karşı koyacak yeterli derecede araçları bulunmamaktaydı. Çanakkale istihkamları eski toplarla eski araçlarla savunuluyordu. Kalelerimiz betonarme bile değildi. Bu kalelerin sağlıklı ve kuvvetli bir donanmaya karşı koyamayacağı herkesçe biliniyordu. Aynı zamanda düşmanın karaya asker çıkarmasına engel olacak savunma araçlarımız yeterli değildi. Yalnız boğazı torpille doldurmuştuk, düşman bunları torpil gemileri aracılığıyla topluyordu. Donanmamız Yavuz ve Midilli'den ibaret gibiydi. Yani düşmana göre zayıf bir mevkideydik.

Savunma araçlarımız o günkü bilimsel gelişmelerden ve savaş tekniklerinden çok uzaktı. Fakat bütün bu eksikliklere rağmen başarı Türk Ordusu'nun oldu. Bu başarıda Türk Ordusu'nun manevi üstünlüğü etkili oldu. Türk Ordusu yüksek bir maneviyatın gerek gördüğü bütün şartları bünyesinde toplamıştı. Öncelikle ordu, dini, vatani milli hislerle dolu insanlardan oluşuyordu. Atalarımızın miras bıraktığı toprağı bu duygularla müdafaa ediyorlardı. Türk Milletinin geleceğini tehlikede gören insanlar her türlü fedakarlığı göze almaktan çekinmiyorlardı. Yıllarca yaşanmış ortak kan ve dil birliği bütün orduyu birbirine bağlıyor, bütün bu etkenler tek amaç etrafında birleşiyordu. Orada birey değil, millet mevzu bahisti. Böylece bireyde de korkaklık ve kişisel çıkarlar söz konusu olmuyordu.

Türk Milletinin bu maneviyatını yaratan etkenlerden biri de dini duygularından kaynaklanıyordu. Din; insanları, yüksek düşüncelere, bağımsızlığa iten önemli unsurlardan birisidir. Türk Milleti dinine düşkün, maddi kuvvetlerden ziyade manevi kuvvetlere inanır.


Çanakkale Muharebesi Türk Ordusu'nun zafere inanıp, kazanmasına ve ulusun moralinin yükselmesine, Türk Milletinin Kurtuluş Savaşı'ndaki mücadele gücünün yaratılmasına neden olmuştur. Çanakkale Cephesi'nde ki insan kaybımız diğer cephelerde ki kayıplarımıza oranla çok daha fazla olmuştur. İnsan gücü açısından yaratılan bu boşluk sadece 1.Dünya Savaşı boyunca değil, milli mücadele sonuna kadar bile doldurulamayacaktır.

Çanakkale Muharebelerine sahne olan, Gelibolu Yarımadası gibi daracık bir toprak parçasında Türk Milleti binlerce aydınını, okumuşunu yitirmiştir. Çanakkale Savaşı başta olmak üzere 1.Dünya Savaşı boyunca tüm cephelerde verdiğimiz yetişkin insan gücü ve kalifiye eleman kaybının olumsuz etkileri bu savaşların bitiminden çok sonra bile hissedilecektir.

Yakın tarihimizin henüz yeterince araştırılıp, dökümü yapılmamış olan bu bir yıllık dönemde yüz binden fazla öğretmen, mülkiyeli, tıbbiyeli ve Türk Ocaklarında yetişmiş insan kaybedilmiştir. Bunun en önemli olumsuz sonucu ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve bunu izleyen devrimlerin halk tarafından benimsenip kurumsallaşmasını geciktirmiştir.

Çanakkale Muharebeleri, Türk Ordusu'nu son derece yıpratmıştır. Osmanlı Devleti'nin sayılı kaynaklarının belirgin ölçüde azalmasına neden olmuştur. Bu da savaşın genel gidişatı üzerinde olumsuz etki yapmıştır. Osmanlı Devleti sınırlı askeri ve ekonomik kaynakların büyük bölümünü Çanakkale Cephesi'ne aktarmak zorunda kalmıştır. Bu da diğer uzak cephelerde savaşın kaybedilmesine neden olmuştur.

Çanakkale Muharebesi, ekonomisi tarıma dayalı olan bir milletin, savaş sonrasında kaybettiği genç ve dinamik insanlarından dolayı savaştan sonra ekonomide belirgin zafiyetlere neden olmuştur. Uzun yıllar verimli topraklar sürülüp ekilememiştir.

21.yüzyılın başında, ülkemizde yaşanan olayları değerlendirecek olursak, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Çerkez, Laz, Abaza, Tatar, Gürcü, Ermeni, Yahudi, Hıristiyan v.s. ayrımcılığı gün geçtikçe ülkemiz üzerine kara bulut gibi çökmekte, Ülkemiz üzerine oynanan oyunlar her gün ayrı bir şekilde senaryo edilmektedir. Çıkar amaçlı düşünceler ve örgütler Ülkemiz üzerine her gün çeşitli senaryolar hazırlayarak içerde ve dışarıda kendilerine taraftar bulmak amacıyla faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bugün özellikle, Ülkemizin Avrupa Birliğine üye olmak amacıyla bir çok konuda verdiği tavizler bazı mihraklara cesaret vermektedir. Bu soysuzlar Avrupa Birliği üyesi Ülke vatandaşlarına her istediklerini yaptırabilmek amacıyla Ülkemizde huzursuzluk ortamı yaratmaktadırlar. Büyük İllerimizde açtıkları İllegal Bayraklarla 25 binin üzerinde şehidimize neden olan bölücü örgüt lideri lehine çığlık atmaktadırlar.



               ATATÜRK'ÜN KENDİ EL YAZISI İLE                           

            "TÜRK  MİLLETİ" TANIMI AŞAĞIDADIR.

EL YAZISI KOPYALANAMADIĞINDAN TANIM AYNEN ÇIKARILMIŞTIR.                  

 
MİLLET; TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN
  TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR.

Yine Atatürk'ün Türk Geçtiğine Hitabında; “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Çanakkale Savaşı müttefikler tarafından; hayati gerekçelerle, kolay ve parlak zafer ümitlerine ve Türk direnişinin çok zayıf olacağı ihtimaline dayatılarak başlatılmıştır. Maceranın sonu bilhassa Büyük Britanya İmparatorluğu için hüsranla, acı ile bitmiştir.

Maddi ve manevi kayıpları yanında müttefikler Çanakkale'ye önce 70 000 kişi göndermişler, sonradan bu kuvvet 500 000 kişiye çıkarılmış. Bunun 400 000'i İngiliz, 79 000'i Fransız ordusu, İngilizlerin kaybı 115 000 ölü, yaralı, esir ve memleketine gönderilen, 90 000'i hasta olmak üzere 205 000 idi. Fransızların kaybı ise, 47 000 kişi idi. Ülkemizde ise şehit, yaralı ve hasta sayısı 252 300 kişi idi. Ayrıca müttefikler Birinci Dünya savaşında en büyük   itibar kaybına Çanakkale'de uğradılar.

Yine tablo kopyalanamadığından, Çanakkale Savaşlarının devam ettiği günlerde, 116 Jandarma Er Eğitim Alayında askerlere verilen  yemek listesinin okunaklı kısmı aşağıya çıkarılmıştır.


TARİHSABAHÖĞLEAKŞAMEKMEK
15 Haziran 1917ÜZÜM HOŞAFIYOKYAĞLI BUĞDAYTAM
26 Haziran 1917YOKYOKÜZÜM HOŞAFITAM
10 Temmuz 1917ÜZÜM HOŞAFIYOKYOKYARIM
08 Ağustos 1917YARIM EKMEKYOKŞEKERSİZ ÜZÜM HOŞAFI -------

           

         Şüphe yoktur ki bu muharebe her şeyden önce kendi milli tarihimiz, bu günümüz ve yarınımız için önemlidir. Çanakkale Türk Milleti öz vatan topraklarını savundu. Vatan için öldü, bu ölenlerin içerisinde ne bir ırk, ne bir din, ne bir mezhep farkı vardı. Bu nedenledir ki;  Çanakkale savaşına  yabancılardan çok bizim sahip çıkmamız gerekmektedir. Bu sahip çıkış ise, ancak yeni belge ve kaynaklar ışığında daha objektif, çok yönlü ve bilimsel olarak incelenip değerlendirilerek gelecek nesillere dimağlara kazınacak şekilde anlatmakla mümkündür. Bu da göstermektedir ki; Yukarıdaki iaşe cetvelinde sabah kumanyası olarak üzüm hoşafı, öğlen hiçbir şey yenilmeden akşamları bazı günler çorba bazı günlerde ise hoşafa talim edilerek tüm yoksulluğa ve çaresizliğe rağmen İnsanımızın  göstermiş olduğu cefakarlık, fedakarlık ve kahramanlık, ülkesini dış düşmanlardan koruması açısından tüm insanlığa örnek teşkil edecektir. Varlığımızın mevcudiyeti olan bu şerefli, yiğit şehit ve gaziler bugün bizlerin sımsıkı sarılıp tek vücut olmamız için canlarını bu yola gözlerini kırpmadan koymuşlardır. 

 

Bu kutsal mücadelede; Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, Ermenisi, Rumu, Lazı, Gürcüsü hepsi yiğitçe savaşmış, namusuna, bayrağına, devletine ve milletine zeval gelmemesi için kanlarının son damlasına kadar çarpışmayı ülkü edinmişlerdir. Bayrağımız bu milleti oluşturan herkesin canı, özvarlığı kısacası her şeyidir. Bu toprağın sahipleri bir neslini bu bayrağın yere düşmemesi, üstüne basılmaması için feda edebilmiştir. Son dönemde tartışma konusu yapılan bu kutsal değerimiz, tüm değerlerin, yapıların, görüşlerin, inançların üstünde herkesin ama toplumu oluşturan her bireyin gerçek ve öz değeridir. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi herkes bu topraklar için canını feda edebilecek kadar da yiğit ve karakterlidir. Dış güçlerin çomakları her dönemde vardı, olmaya da devam edecektir.

Kuşkusuz Çanakkale Savaşları'nm burada ancak özetlenebilen  özelliklerinin her biri üzerinde daha derin incelemeler ve araştırmalar yapılabilir. Aslında, özellikle yabancı dillerde yayınlanan ve Çanakkale Muharebelerini konu alan kitap, makale, inceleme gibi araştırmaların sayısı çok fazla olduğu gibi, bu güne kadar bu çalışmalar devam etmektedir. Aradan geçen seksen yılı aşkın bir süreye rağmen konunun hala ilgi çekmesi de bize Çanakkale Muharebeleri'nin önemini gösteren husustur.

Ancak bizler bu önemli muharebeleri yeterince bilmiyor ve anlatamıyoruz. Yabancıların yenildikleri bu savaşlar için yazıp çizdikleriyle kendi yazıp çizdiklerimiz karşılaştırılırsa bizim ne kadar az yazdığımız görülecektir. Çanakkale Muharebeleri'nin milli ve milletler arası siyaset ve sayısal yönleri açısından ele alıp inceleyen kapsamlı bilimsel bir eserin henüz yazılamadığı hazin gerçektir.

Şüphe yoktur ki bu muharebe her şeyden önce milli tarihimiz, bu günümüz ve yarınımız için önemlidir. Çanakkale’de  Türk Milleti öz vatan topraklarını savundu. Vatan için öldü bu nedenlerdendi ki bu savaşa yabancılardan çok biz sahip çıkmak zorundayız. Bu sahip çıkış ise, ancak yeni belge ve kaynaklar ışığında daha objektif, çok yönlü ve bilimsel olarak inceleyip değerlendirilerek gelecek nesillere çok iyi bir şekilde anlatmakla mümkündür.

 
         Aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi rahmetle, şükranla en derin duygular ve saygılarla anıyoruz. Vatanseverlikleri ve kahramanlıkları şimdiki ve gelecekteki Türk kuşaklarına örnek olsun.


1742 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam28
Toplam Ziyaret268667